İŞTE KATLİAMIN YAPILDIĞI MEVLANA HAZRETLERİNİN DERGAHININ YENİ HALİ |
Selçuklu mutfağı kitabımı
okuyanlar bilir hikayede,
“1236 senesinde Mevlana dergahindaki
bir aşçı Kubad Abad Sarayına
yollanacaktır. Saraya yollanacak aşçı üzgündür. Yıllardır gelmişi, geçmişi,
hayatı olan bu dergahta günleri bitmektedir. Ayrılık günü bu hüzün içinde yola
çıkarken son kez bahçeden dergahına bakar. O esnada çınar ağacından bir yaprak
düşer usulca ve rüzgarla savrulur. Bizim derviş bunu görünce, yaprak nereye
giderse gitsin bu çınar ağacınındır bunu hiç bir şey değiştiremez diye düşünür.
O da nereye giderse gitsin derganın izi kalbinde kalacaktır bunu da hiç bir şey
değiştirmeyecektir…”
işte artık ne o çınar
ağaçları var ne de o yapraklar… kararı kim aldı kim imzaladı bilmiyorum ama
dergahın etrafındaki tüm ağaçlar kesildi.
Evet evet yanlış okumadınız dergahın tüm gölgeliği onlarca yıllık
ağaçlar kesildi ve üstleri betonlandı.
Konya’ya son gidişimde gördüm
bu manzarayı, dergaha gittiğimde hep huzur bulan kalbim sıkıştı durdu. Ben bu
kadar üzüldüysem hazretleri ne kadar üzülmüştür diye düşünüp durdum.
Konya 700 küsür yıl sonra
bile hazretlerini kırabililiyordu…
Bense kalbime 700 yıl önce
kazınan izin artık silindiğini düşünüyordum…
Dergahımın ağaçları
kesilmişti ne kadar acı !!!
Çok şey yazılır söylenirde şimdi
çok bir şey yazmak istemiyor ama bir soru sormak istiyorum;
Atatürk’e köşklerden biri yapılırken köşkün yapılacağı yerdeki ağaçlar söylenince
ağaçları kestirmemiş “ binayı kaydırın” demiştir.
Fatih Sultan Mehmet “yaş
kesen baş keser” demiştir.
Peygamber efendimiz hz. Muhammed
(sav),
“kıyamet günü sur borusu çaldığında
elinde fidan varsa dik” buyurmuştur.
Şimdi soruyorum;
EY DERGAHIMIN AĞACINI
KESENLER SİZİN REHBERİNİZ KİM ?